SONUÇ

               Darwinizm'in bu kitap boyunca incelediğimiz karanlık yüzünün, vatanına ve milli kimliğine bağlı olan her Türk'ün tepkisini çekeceğine kuşku yoktur. Nitekim milletimize "aşağı ırk" diyen bu emperyalizm sözcüsü sözde "bilim adamı"na ve onun fikriyatına karşı tavır almak, elbette her Türk'ün milli bir görevidir.
Ancak ne yazık ki, bugün Türkiye'deki bilim adamlarının, aydınların, yazarların bir kısmı bu bilinçten yoksundurlar. Kendilerini "yarı maymun" ilan etmiş olan Darwin'in teorisine dört elle sarılmakta, bilim tarafından reddedilmiş olmasına rağmen bu safsatayı körü körüne savunmaktadırlar.

                Konunun daha da vahim olan yönü ise, Darwinizm'in Türkiye'deki devlet okullarında okutulan ders kitaplarında bilimsel bir gerçek gibi gösterilmesidir. Büyük bilimsel hatalarla dolu olan bu kitapları okuyan çocuklarımız, Darwinizm'i bilim tarafından ispatlanmış bir teori gibi öğrenmektedirler. Darwinizm'e bu şekilde inandırılan bir nesil, Darwinizm'in kendi milletini "aşağı ırk" saydığını gördüğünde, milli gururunu acaba nasıl muhafaza edecektir? Ya da bu nesil, komünist örgütlerin telkinlerinden, beyin yıkama girişimlerinden nasıl korunacaktır?
Resmi kurumlarımızın bu konu üzerine ciddi bir biçimde eğilmesi ve milli kültür politikasını bu gerçekleri göz önünde bulundurarak belirlemesi gerekmektedir. Türk Milleti'ne karşı yürütülen düşmanlıklara dayanak sağlayan bir iddia, hem de bilimsel hiçbir değeri olmadığı apaçık ortaya çıkmış iken, asla Türk eğitim sistemi tarafından desteklenmemeli, bu konuda şimdiye kadar devam etmiş olan yanlış uygulamalar da aciliyetle düzeltilmelidir.
Darwinizm'e inanmış olanlar ise bilmelidirler ki, inandıkları teori bir safsatadan öte bir şey değildir. Bunun göstergelerinden biri de, Darwin'in "yakında yeryüzünden silinecek geri ırk" olarak tanımladığı Yüce Türk Milleti'nin, her türlü düşmanlarına rağmen dimdik ayakta durması ve Büyük Önder Atatürk'ün de vasiyet ettiği gibi "ilelebet payidar kalacak" olmasıdır.